EY DOST!/ SINIRSIZ YÜCELİKLERE DOĞRU ULU RAHMAN ADINA
EY DOST!
NE GÖRÜLDÜ BİL Kİ ASLINI ÖVDÜ DİLBERİN CEMAL’İNDEN
GÜZEL O’DUR AŞIK EDEN SURETİNİN SİRETİNDEN
TAVIRLANAN O, CELALLENEN O, AŞIĞIN HEYBETİNDEN
NAZLANAN O, NAZ GÖREN YİNE O, AŞIĞIN CEMALİNDEN.
GÜZEL BİR GÜZEL OLMUŞSUN SURETİNİN SİRETİNDEN
SİHRİNİ ORTAYA DÖKMÜŞSÜN CEMALİNİN CEMALLİĞİNDEN
SENİ SEVDİM, YALNIZ SENİ, ZERRELERİN ZERRESİNDEN
AŞKIN SİHRİNİN SIRRINA ERDİM, DİLBER SENİN CEMALİNDEN.
SENİ ÖVDÜM SURETLERE KALBİMİN DERİNLİĞİNDEN
SEVEN SEN’SİN SEVİLEN’DE, ZERRELERİN ZERRESİNDEN
SEVEN KALPLER ASLINA DÖNER SURETİNİN SİRETİNDEN.
KALPLERİN DERUNLUĞUNA VURULDUM –ÇÜNKÜ ORALARDA SENİ BULDUM
SENİ BULDUM SENİN OLDUM SURETİNİN SİRETİNDEN
CEMAL DE O, CELAL DE O, BENİM CANIM SEVGİLİM
GÖRÜNEN O, DUYULAN O, AŞIĞIN CEMAL’İNDEN
-BEN KARANLIKTA IŞIĞI, ÖLÜDEKİ DİRİYİ GÖRDÜM
SEVDİM HERŞEYİN ASİL OLANINI, SURETİNİN SİRETİNDEN
AŞIĞIM AŞIK, VURULMUŞUM DİLBERDEKİ HEYBETE
HEYBETLE BİR, KİBİRLE BİR CELALİNİN CELALLİĞİNDEN.
AŞIKLAR SOFRASINDA O ŞARAP NEDİR SARHOŞ EDEN
AŞIKLARI HER BİR HALDEN HALE GEÇİREN
BİR CELALDEN ŞOK EDEN, BİR CEMALDEN ŞOK EDEN
EY ÖZ KARDEŞ,
EY ÖZ KARDEŞ SEN DE İÇTİN O ŞARAPTAN KALBİNİN DERİNİNDEN
ONDAN DEĞİL Mİ KARDEŞİZ KARDEŞ, SURETİNİN SİRETİNDEN.
BİZİ HİÇ KİMSE ANLAYAMAZ, ANCAK ANLARIZ BİZ BİZİ
YAZGIMIZ BİR, SEVGİMİZ BİR, BİLİRİZ İÇİMİZİ
KALPLERİMİZ O’NU YAZAR SURETİNİN SİRETİNDEN
DÜNYAMIZ BİR, NİÇİN GELDİK ORAYA EVRENİN CENNETİNDEN
YEMYEŞİL BİR PLANET, GÜLLERİ AÇAR RENGARENK
GÜZELLİĞİ YAŞARDIK, SİRETİMİZ HEMAHENK
KARDEŞ KARDEŞ YAŞARDIK KALPLERİMİZDE AYNI ŞEVK
YİNE ÖYLE DEĞİL MİYİZ İÇİMİZDE AYNI ZEVK
BİZ MELEKLERDEN BİR ÖRNEĞİZ O GÜZEL PLANETTEN
ÖZÜMÜZ BİR, SÖZÜMÜZ BİR TANRI’NIN SEVDİĞİNDEN
O’NUN İÇİN ÇALIŞIR O’NA HİZMET YAPARIZ
KALPLERİMİZ BİR ÇARPAR TANRI’NIN SEVDİĞİNDEN.
İKİ’MİYİZ, BİR’MİYİZ SURETLERİN SİRETİNDEN
SİRETLERDE ÖZDEŞİZ TANRI’NIN CEMALİNDEN
BERABERCE YAŞARIZ KALPLERİN DERİNLİĞİNDEN
İKİ’MİYİZ, BİR’MİYİZ SÖZLERİN YÜCELİĞİNDEN
SEN SEN İKEN BEN OLDUN SURETİNİN SİRETİNDEN
SİHRİMİZİ ETRAFA DÖKTÜM KALPLERİN DERİNLİĞİNDEN.
IŞIK
DOSTLARIMIZ
Dünya planetinde tertip ve nizam bulmuş zahirat dahilindeki tetkikat ve tatbikat materyalleri, iç müşahede yoluyla elde edilen bilgi materyalleri ile reaksiyone edilerek içinde bulunduğunuz geçiş realitesine hakim olunmalıdır… sizlere bilgi bu nedenle verilmektedir… bilginin vazıh ifadeler tarzında verilip verilmemesi, sizlerin şuur uyanıklığınızın mesabesine göre ayarlanmaktadır. Açık seçiklik, şuur düzeylerinizin şümullülüğüne göre ayarlanmazsa, sizler dahi bu şuur uyanıklığınıza rağmen teşevvüşe düşersiniz. Dünya planetinde karşılaştığınız her hadise hakkında peşin bir hükme varmadan, hadiseyi oluşturan sebepler hakkında küresel bir muhakeme yapınız… Bırakın o şöyle düşünüyor, bu şöyle düşünüyor demeyi… Sizler sistem gereği olarak belirli bir afaki mahalden, enfüs fazına yakın mahallere taşınmış bulunmaktasınız. Muhakeme esnasında egonuzun menfiyeti elbette ki sizlerin ferdi eforlarınızla bertaraf edilmelidir… İman-ı Hakiki ile muhakeme edebilenleriniz mevcuttur, ancak vicdani planların etkileşim alanlarında bulunanlarınız, makuliyet çerçevesindeki vicdan formulasyonuna (Makul Vicdan) henüz erişemediği için, gerekli yer ve zamanda muhakeme esnasında makul vicdanlı olarak hareket edememektedir. Bıçkınlığınız Allah’tan yana kesmelidir… Makul gördüğünüz alternatifi şuurunuza hapsetmeyiniz. Şuurunuz sizin bilgilerinizi doldurup saklayacağınız hazine sandığınız değildir. Oradaki bilgiler her an yeri ve zamanı gelince fırlayacak bir şekilde muhafaza edilmelidir. Unutmayınız “Yeri ve zamanı gelince yapılması gerekenleri yapmayanlar, ileride çok daha yüksek sorunları olan yapılması gerekenlerle karşılaştırılacaklardır”. Sizler ancak bu mesajı daima nazar-ı dikkate alarak, makuliyet çerçevesindeki vicdan formulasyonunu uygulayabilen varlıklar kategorisine dahil olabilirsiniz. Ekiniz ki biçesiniz… Layık olunuz ki layık olduğunuza kavuşasınız…
SINIRSIZ YÜCELİKLERE DOĞRU ULU RAHMAN ADINA…
EBEDİYET PLANLARI